Bodrum Mazı Köyü

1

Kasım
2015

Bodrum Mazı Köyü

Yazar: hiko  |  Kategori: küçük şeyler, midesel etkinlikler  |  Yorum: Yok   |  14.976 Kişi Tarafından

12004035_10156087482285626_3399049079558181297_n

Yaz boyu instagram tatil fotoğraflarını beğenmekten telefonuma kum kaçtı diye yazalı çok zaman geçmeden  biz de  başkalarının telefonuna kum kaçırtan bir tatile çıktık. Bebekle gidilebilecek, bizim tatile değil de tatilin bize uyacağı huzur dolu yemyeşil bir yer hayal ediyorduk. Beş yıldızlı oteller evimizde asla bulayacağımız konforu sunuyordu elbet ama kafamızdaki tatil fikrine de ters düşüyorlardı. Gideceğimiz yer Duru’nun doyasıya koşacağı, toprakla, çamurla haşır neşir olacağı, gerek yemekleri gerekse ortamıyla güven verebilmeliydi . Geçen sene teyzem Bodrum Mazı köyü nde 1 aylık bir tatil yapmış yemeklerini, doğasını, sessizliğini, bakirliğini anlata anlata bitirememişti. Teyzemin sözleri ve internette ki yorumların da katkısıyla Mazı köyünde küçük bir mola vermeye karar verdik.

12037975_10156087480655626_1593274410696780215_n
Sanırım şimdiye kadar tatil için yaptığımız en muhteşem seçim bu olsa gerek. Tam anlamıyla mükemmel, huzur dolu, ve gerçekten dinlendiğimiz bir tatil geçirme fırsatı bulduk. Duru da hiç olmadığı kadar eğlendi, arkadaş edindi ve iştahı da oldukça arttı.Olaylar şöyle gelişti:

Bodrum Mazı köyünde iki adet sahil var biri hurma diğeri inceyalı sahili. İkisinde de denize hemen sıfır konumda pansiyonlar mevcut. Biz internette daha çok yorum okuma fırsatı bulduğumuz için “Muhtarın yeri” ya da “taş turizm” olarak görünen İnceyalı sahilindeki pansiyon için yer ayırttık. Tek bir bavula eşyalarımızı tıkıştırıp İzmir otogarından Bodruma doğru yola koyulduk. Bizim için aksiliklerle dolu bir seyahatti doğrusu. Önce dolmuşa binemedik, sonra otobüsü kaçırdık. Bir sonraki otobüs tıka basa dolu olduğu için daha sonrakine yer ayırtabildik. Bodrum merkezden köye kalkan dolmuşlar Güvercinlik üzerinden geçtiği için burada indik. Ama inince köy dolmuşunun 2 saatte bir geldiğini ve taksinin de 150-200 arası bir fiyat söylediğini duyunca abooov çekip yol kenarında kuzu kuzu beklemeyelim diye ismini hatırlayamadığım bir çorbacıya attık kendimizi. Enfes damak lezzetleri ile karşılanmaya buradan başladığımızın habercisiydi adeta…

Köy dolmuşu geldiğinde sımsıcak bir ortama da giriş yaptık. Dolmuşun sıcaklığı havanın bizi tavuk gibi pişirme isteğinden değil insanların, yüreğimizi ısıtan davranışlarından geliyordu. Dolmuşu kullanan yaşlı amca 50 tl uzatan yolcusuna “sonra verirsin x emmi, şimdi bozuğum yok” derken arkalardan ege şivesiyle “şu kenarda duruver de ekmek alayım” diyen çıkabiliyordu. 1 saatlik yolda geçtiğimiz her köyden duraklaya duraklaya selam aldık, ekmek aldık, kedi-köpek maması ve hatta benzin bile aldık. Farklı farklı köylerden geçsek bile köylüler birbirini tanıyor ve birbirine hürmet gösteriyordu…Şehirde selam etmeyi ve komşularımızı bile hatırlamadığımızı farkettim ne kadar şanssız ve vefasızdık…

12063339_10156087481535626_5399595154576466231_n
Köy dolmuşundan inip herkese hayırlı günler diledikten sonra Muhtarın yeri ,Taş Turizme geldik. Her pansiyon burada yeşillikler içerisinde kurulu. Hepsi denizi görüyor ve denizden baktığınızda sanki yokmuş havası uyandırıyor. Şimdiden söyleyeyim Burada tatil yapmayı düşünüyorsanız buranın bir köy olduğunu unutmayın. Eğlence aramayın. Doğa ile baş başa olmayı planlamanız gerekiyor. Pelinsu bikininizle selfi çekip akşam yemeğinde topuklularla arz-ı endam etmek burada komik kaçacak. İşte tam aradığımız yer!

12038477_10156087481530626_7770626316334895417_n

Taş turizmin sahibi Mustafa bey bize pansiyonda ki müsait odaları gösteriyor. Her biri yeşillikler içerisinde lüksten çok uzak ve tertemiz.  odalardan birini seçip hemen mayolarımızı giyiyoruz. Mustafa bey bizi sahile giderken görünce “isterseniz yemek hazırlayalım” diyor ama yolda iyi yemiş olduğumuz için gerekli olmadığını söyleyip yolumuza devam ediyoruz. Yol da hemen önümüz zaten. iki adım yürüyüp havlularımızı seriyor kendimizi masmavi sulara atıyoruz. Deniz Çok ne çok tuzlu ne de çok soğuk. tam kıvamında. Tüm öğleden sonramız balyanak ile oyunlar oynayıp denize girmekle geçtikten sonra bahçede akşam yemeklerinin hazırlığının başladığını görüp eşyalarımızı topluyor ve dönüşe geçiyoruz.

12063597_10156087478920626_8721651442873529552_n
Akşam yemeklerinde et, balık ve tavuk seçeneklerinden biri oluyor, yanında garnütür salata ve meyveyle tamamlıyorlar. Her biri çok ama çok lezzetli. Yağından mı havasından mı bilemeyeceğim. Burada yediğim her tad gerçekten enfesti. Hele o  kabak çiçeği dolması yok mu o kabak çiçeği dolması…Yemek bloggeri olarak yemekleri pişiren Mustafa beyin eşine bir blog açıp tarif sırlarını bizimle paylaşması gerektiğini söylesem de . Sırrı yok kızım . Severek pişiriyorum diyor. Haklı zaten, yoksa bu kadar lezzetli yemeği zevk almadan pişirebilmek pek mümkün değil.

12072595_10156087481455626_7519561162621374811_n
Öğle yemeğinde yenilen hafif zeytinyağlı yemeklerin yanına mutlaka 1 tabak da sarımsaklı yoğurtlu meze çıkıyor. O meze tabağına bana bana dibi tertemiz oluyor ya tabağın. sonrasında saat 16:00 kadar uyku, mışıl mışıl hemde. Balyanaktan babaya kadar. Zaten etraf o kadar sessiz ki  mezeyi mideye indirdikten  sonra uyumamak zor.

12072826_10156087481060626_5973815021056867366_n
Teyzem Mazı köyüne tatile geldiğinde bir akşam saat 10 gibi aramıştım. Havasından suyundan konuştuktan sonra “biz de şimdi yatacağız zaten” dediğinde şaşırmış. Ama teyze daha çok erken tatilde hiç bu saatte yatılır mı demiştim. Yatılıyormuş, hem de dünyanın en tatlı uykusuna, mis gibi orman kokusu ve dalga sesleriyle…
Yorgunluktan değil bu uyku, tembellikten de değil, ormana eşlik ediyoruz sadece…

uyuyoruz…

sessizce…
12072827_10156087478790626_1448488364118241463_n

Mazı da günler dinlenerek geçiyor. Kitap okumak için Dünya üzerinde bundan daha güzel bir yer olamaz. Duru çok mutlu. Burada bir arkadaş bile edindi. 2 kişilik mini bir kız çetesi oldular. Bahçede kedi kovalayıp dans ederek vakit geçiriyorlar. Başka bir yerde olsak gözümüzü bir an üzerinden ayırmamak gerekecek ancak burada öyle bir zorunluluk yok. Denizin hemen önünde ki bahçe oldukça güvenli. Bahçe kapısını açıp denize inmek istemediği sürece toprakla bitkilerle haşır neşir oluyor, düşüyor dizinin tozunu silkeliyor ve koşyor. 2 yaşında bir bebek daha başka ne isteyebilir ki ?

Dönüş yolu biraz üzücü geçiyor. Kahvaltı sonrası hemen ayrılacağımız için konuklarla tek tek vedalaşıyoruz. Farkında bile değiliz ancak buranın bir parçası haline gelmişiz bile. yazlık dostlarımızdan ayrılıyoruz sanki seneye aynı zamanlarda tekrar gelmenin planlarını yapıp ayrılıyoruz. Köy dolmuşunda Duru şarkı söylemeye başlıyor biraz uzun bir şarkı bu tüm yol boyu sürüyor uykuya dalana dek…

İzmir bizi tüm karmaşası ve griliğiyle karşılıyor bir kez daha ne kadar şanssız olduğumuzu düşünüyoruz. Buralara ait olmamalıydık. Denizaşırı bir köyde yaşamak vardı…

yorumlar:

Hiç Yorum Yapılmamış!

yorum yapmak ister misin?

© Tüm Hakları Saklıdır - Yanık Tencere
Yazılar kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Taş oluverirsiniz sonra, demedi demeyin.