14

Ocak
2012

üç sütlü kek

Yazar: hiko  |  Kategori: dünya mutfakları, pastalar-kekler, Tatlılar  |  Yorum: 8  |  7.671 Kişi Tarafından

Meksikalılar hakikaten süper insanlar, sen kalk 6 tane yumurta ile böylesi mükemmel bir tatlıyı yap. Sonrada her tv kanalına çıkıp yihuuu bu bizim evlerde pişen bir tatlıdır diye bas bas bağrınma. Bu kadar alçak gönüllülükte olmaz ki kardeşim. Hayır çirkin felan olsa gam yemiyeceğim ama yok yahu, böylesi enfes bir tad yok. Home tvdeki sarışın abla çok dua ettim,ablacım sana bu kıyağımı sakın unutma emi. pederin kayığına bindiğinde şöyle bi cennet turu yapıcan sayemde. Hadi gene iyisin.

Özetle efendim adından da belli olacağı gibi bu tatlı üç çeşit sütle yapılıyor. Biri bizim yurdun halis muhlis inek sütünden, diğeri market market gezipte anca bulabileceğiniz kadar kıl bir üründen, sweetened condensed milk yani  yoğunlaştırılmış tatlı sütten, bir diğeri ne kadar gezsenizde avucunuzu yalayacağınız için, benim gibi mecburen evde 1 saat tencere başında süt karıştırarak yapabileceğiniz evoporadet milk, yani konsantre sütten.

1

Aralık
2011

kaymaklı incir tatlısı

Yazar: hiko  |  Kategori: küçük şeyler, Tatlılar  |  Yorum: 2  |  3.585 Kişi Tarafından

Egenin inciri meşhurdur bilirsiniz. Bu incirine en gzel hali tatlısıyla arz-ı endam eder sofralarda. bide altına kaymağını koyduk mu havasından geçilmez. Haklıdır da zaten havalanmakta zira böylesi enfes bir tada sahip olupta ego fırtlaması olmadan öyle incir başına durabilmek zordur kanımca. Bayıla bayıla yiyeceğiniz, yaparken de hiç zahmetlere girmeyeceğiniz mükemmel bir tatlı. Yerken bana dua edinde cennete gittiğimde sizin dualarınızın torpilini kullanabileyim.

12

Ekim
2011

mürver şuruplu ekmek kadayıfı

Yazar: hiko  |  Kategori: Tatlılar  |  Yorum: 1  |  5.011 Kişi Tarafından

 

Ceylin basmasın yaygarayı, annesi melek yüzlü Özleme eziyet etmesin diye, benim şekere üzerinde kocaman yazılar yazmayan bir sweat giymesini söyledim, sonrasında hazırdım zaten. Özlem gene tüm marifetini sergilemiş, bize kocaman güzel bir sofra hazırlamıştı. Yedikçe yedik, doydukça şiştik, şiştikçe oturduğumuz sandalyelere daha bir yerleştik. Yemek bitti, geçtik salona dört deli ve bir minik buçukluğumuzla  kakara kikiri gülüşüyorduk ki ne olsun? Özlem elinde ekmek kadayıfı dolu tabaklarla içeri girmesin mi?. Bende çayları kaptım hemen, servis için. Aslinda tam terside olabilir, belki tatlıları ben getirmişimdir. Nasıldı ya ? Hatırlıyamadım şimdi, erken bunama değil benimkisi, sildi bu tatlı hafızamı. Tek hatırladığım enfes ekmek kadayıfının damağımda bıraktığı iz.  O kadar mükemmeldi ki tadı tarifi alır almaz evde yapıverdim hemen. Bugünde pamuk annemlere götürdüm. Malum bizim evde saatli bomba etkisi yaratabilir. Evde durmaması gerekiyor yoksa hergün bir dilim yersek “K” larımız alır başını gider.

2

Ekim
2011

şeftali ve böğürtlenli crumble

Yazar: hiko  |  Kategori: dünya mutfakları, pastalar-kekler, Tatlılar  |  Yorum: 2  |  4.199 Kişi Tarafından

‎2. Dünya Savaşı sırasında, Almanlar ingilizlerin yük gemilerine el koyunca. Kocaman bir adada mahsur kalan ve neredeyse hiç mutfak kültürleri olmayan bu zavallı insancıklar ellerindeki kıt kaynaklarla daha besleyici ve daha lezzetli gıdalar bulmaya çalışmışlar. Bu garibanlığın sonucunda temel iki besin çıkmış ortaya biri fish and chips ( adındanda anlaşılacağı üzere yarım kilo yağla kızarmış balık hayvanı ve patates) diğeriyse muhteşem crumble yada diğer adıyla crisp. Bu arkadaşın adından crumble isminin ingilizcede parçalamak yada ufalamak gibi anlamalara çıkabildiğini anlayabiliriz. Sözlük öyle diyor çünkü.  Bu crumble yulaf ezmeli bir hamur ile meyveli bir karışımdan oluşuyor. Oldukça basit ve mükemmel ötesi bir tadı var. Helede yanına dondurmayla servis etmişseniz. OFF off OFFF! değmeyin keyfime. Ben ekşili meyveli oldumu daha çok seviyorum. Siz istediğiniz her meyveyle yapabilirsiniz kendisini, elmalı, armutlu, çilekli falan. Ne diyeyim kardeşler. Hadi mutfağa koşun 🙂

14

Ağustos
2011

frambuazlı güllaç

Yazar: hiko  |  Kategori: Tatlılar  |  Yorum: Yok   |  3.165 Kişi Tarafından

Hayatımda hiç güllaç yememiştim. Yani gazete sayfalarının arasında sıkışıp kalmış özsütün frambuazlı güllaç reklamını görene kadar. Öyle tatlı öyle sütlü bakıyordu ki bu güzelliğe kanmamak mümkün değildi. Uzun süre aklımda tuttum görüntüsünü. Arasındaki frambuazlı sosun nasıl yapıldığıyla ilgili çeşitli olasılıklar düşündüm. En sonunda  bu tatlıyı yaptığımda da birazcık hataya düştüğümü farkettim. Çünkü güllaç öyle pasta gibi kalın olmamalıymış. İncecik ve bulut gibi olması gerekiyormuş.

Wikide okuduğuma göre; Osmanlı’da halk mısır nişastasından yufka açıp stoklar,  havayla temas halinde olduğu için kuruyan bu yufkaları süt ve şekerle ıslatıp yerlermiş. Zamanla içine gülsuyunun da eklenmesiyle ortaya “güllü aş” ismi verilen tatlı oluşmuş ve (tıpkı “sütlü aş”ın “sütlaç”a dönüşmesi gibi) ismi “güllaç” olmuş. Şekerle kaynatılan sütün ılındıktan sonra beyaz yapraklar üzerine teker teker dökülmesi ve orta katına ceviz, badem, fındık gibi yemişler yerleştirilmesiyle bildiğimiz güllaç tatlısı ortaya çıkıyormuş. Gülsuyu değilse de nar ilave edilmesi bir Osmanlı geleneği olarak devam ediyormuş. Uzman abilerimizde içerdiği protein, B ve E vitaminleri nedeniyle güllacın bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini, bu vitaminlerin sakinleştirici ve stresi azaltıcı etkileri olduğunu, oruçtan ötürü düşen kan şekerinin normal seviyesine gelmesine yardımcı olduğunu ifade ediyorlarmışş. E ne diyelim o zaman . hiko usulü frambuazlı güllaç yapalım;

© Tüm Hakları Saklıdır - Yanık Tencere
Yazılar kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Taş oluverirsiniz sonra, demedi demeyin.