İşten yorgun argın eve döndüğümde reklamlarda ki gibi evde futbol oynayan bir anne olmak mümkün olmuyor ne yazık ki. O enerjiyi bulmak bir yana evde futbol mu oynanırmış? Peh. Gerçek hayatta olay şöyle gelişiyor:

Kapıyı açtığında içeriden cılız ama coşkulu bir ses yükseliyor

-anneeeee annedim delmiş ( Duru şimdilik pelte )

O coşkulu ses elimde çantam, üzerimde montum olduğu halde bana doğru koşuyor ve üzerime atlıyor. Havada yakalamak annelik içgüdüsü. Yoksa Amerikan futbolundan gıdım anlamam. Boynuma dolanmış minik elleri çözmek için uğraşmadan, hol boyu tereyağ misali erim erim eriyerek, o minik bedeni öpücüklere boğarak banyoya geçiyorum. Bu kısımda “Duru ben ellerimi yıkayayım mı annecim” deyip yere çömeliyorum. Minik eller çoğu zaman razı gelmiyor.  (anne koca bir gün boyu yoktu, ya tekrar giderse)

-ellerimi yıkayayım, sonra beraber yemek yapalım tamam mı Duru?

(Anne ile beraber yapılan her şey çok eğlencelidir o zaman elleri bırakabilirim, Annem bir yere gitmeyecek.)

Boynumu yavaşça bırakıyor. Birlikte ellerimizi yıkıyoruz. Üzerimi değiştirmek için vakit yok. Duru ve Şeker surat akşam yemeği bekliyorlar. Ben gerekli malzemeleri Duru ya söylüyorum O çıkarıyor, yemek pişerken çoğu zaman bulaşık makinesini beraber boşaltıyoruz. O bana bulaşıkları veriyor ben yerleştiriyorum. Her birinin ismini söylüyorum, Böylelikle hem eğlenmiş, hem öğrenmiş oluyor. Bugün yemekte tavuk var. Tavuk Duru için  “ligıl ligıl daa” demek. Hani biz gıt gıt gıdaak diyoruz ya onun gibi işte. Yemeği pişir, sonra ye- yedir,  sofrayı topla saat 9 oluyor. o saatten sonra da oyun oynamaya çalışıyoruz. Nedense oyun oynamaya başlayacağımda kendimi çok çok dinç hissediyorum. Vitamin hapı gibi geliyor bir küçük kıkırdama. Ondan daha bile etkili. Yıldız yıldız olmuş gözleriyle bana “annedim” diyor ya, işte o zaman şehri koşarak turlayasım geliyor…

Ay resmen Aşıkım…

Gelelim ligıl ligıl daa olayına;

Kendisi Lava dökme tava ile pişti. Döküm tava ısıyı eşit yaydığı ve eti çok güzel pişirdiği için mutfağımın kralı.  Etin her yüzünü bir kez pişirdiğim tavuk hem çok sulu hem de çok lezzetli.

Oldukça sade bir menü olmasını istediğim için yanına Rummo Casarecce ile  tereyağlı makarna yapıyorum.  1846 yılından bu yana makarna ve pizzası ile meşhur Napoli bölgesinin Benevento ilinde üretimine başlanan Rummo gerçekten enfes bir tada sahip. Al dente makarna pişirmek için özel bir çaba sarf etmeye de gerek yok. Çünkü Dinamometre ile yapılan dayanıklılık testlerinde ve  azim testinde normal makarnalardan %40, çiğneme testinde %43 fazla dayanıklılık gösteren Rummo makarnalar protein oranı fazlalığı ile daha fazla Al Dente kalabildiğini kanıtlamış. Bu da şu demek oluyor ertesi gün lastiğe dönmüş makarna yemeyeceksiniz. Dünün makarnası, bugün de dünmüş gibi tazecik, masanızda yerini alacak . Hah cümleye bak. Özet geçeyim her dem taze makarna garantisi. Nereden bulabilirim diyorsanız az önce kendisiyle macrocenter web sitesinde karşılaştım. Fiyatı biraz pahalı gelse de midemiz bu tür güzellikleri hak ediyor diyorum.

Tabakta ki brokoli ise vazgeçilmezimiz. Çiğ ya da pişmiş mevsiminde mutlaka haftada birkaç kez tüketiyoruz. Hele ki Duru brokoliye bayılıyor. Çoğu zaman haşladığımda sarımsak bile eklemeden hafif bir nar ekşisiyle yiyor. En çok da benden ona geçen bu Giritli damarını seviyorum. Kuzum benim ot sever kuzum. İnanmadınız mı?

Buyrum buradan bakın:

O brokoli çiğ olarak da pişmiş olrak da Duru dan kaçamaz. Her türlü göbüşüne gider ?? Ana -kız Giritli damarımızla evdeki yeşil namına ne varsa silip süpürüyoruz ??? #annemle

Hikmet Hoşoğlu Çelik (@balyanakveanne) tarafından paylaşılan bir video (21 Eki 2015, 06:52 PDT)