26

Mart
2012

hamsili pilav

Yazar: hiko  |  Kategori: balık yemekleri, Pilavlar, yöresel mutfak  |  Yorum: 2  |  4.596 Kişi Tarafından

Müdehher ablamın marifetli ellerinden çıkan yemeklerden daha öncede paylaşımlar yapmıştım. Ama bu içlerinde en güzel olanı. Malumunuz hamsinin ve bilimum diğer tüm denizde yüzen yada yürüyüşe çıkmış canlıların içlerini temizleyemediğim için benim bu tarifi yapabilmem  imkansız. Anca biri yapacakta ben mideme indireceğim. Ömrümde  yediğim ilk hamsili pilav bu, ikincisini yeniden yiyebilmek istiyorsam ya müdehher ablama rica edeceğim yada hamsinin kılçıklarını temizleterek kendim yapmayı deneyeceğim.  Eminim bu yazıyı okuyan birçok maharetli el, hamsi ayıklamakta da ne var? diyecek. İç pilavını hazırlaması oldukça kolay, fakat balığı temizlemesi zahmetli hanımlar, beyler .  İncecik 1 kilo balık nasıl ayıklanır ki?

İzmir – Trabzon Şehirlerarası yolculuk sırasında, hemen şoförün arkasında oturan Temel, şoföre seslenmiş:
– “Kaptan, haçan sekiz saattur yol aliyruk, habu teyp da devamli çalayi. Kafamuz şişti da…”
Şoför nazik:
– “İsterseniz kapatabilirim Beyefendi?”
Temel’den tam beklenen bir başka öneri gelmiş:

7

Mart
2012

patatesli bulgur pilavı

Yazar: hiko  |  Kategori: Pilavlar, yöresel mutfak  |  Yorum: Yok   |  3.163 Kişi Tarafından

Dünyanın sonunun gelmesiyle ilgili şu sıralar bolca kehanet dönüyor etrafta. Yok marduk çarpıcakmışta yok dünya sular altında kalacakmışta gibisine şeyler. Şeker suratlımla benim daha yaratıcı fikirlerimiz var bu konuda. 😆 Benim için dünyanın sonu yürüyen ölüler etrafta arzı endam ederek dolaşmaya başladıklarında gelecek. O yamuk ayaklılar oramızı buramızı kırt diyerek ısıraraktan bizide kendileri gibi leş kokulu yürüyen ölülere çevirecekler. Tabi siz öylece kalıverin. Deprem için, yangın için diğer doğal afetler için sorumluluk sahibi bireyler olduğunuzdan hazırlık yaptınız fakat yürüyen ölüler için yapmadınız değil mi? Benim planıma göre hastalık yayılmaya başlamadan önce en yakın Bimden gerekli konserve, su, le-cola, le-fanta,le gazoz- ve le-falan fistan hepsini eve yığdıktan sonra durumu uzaktan izlemek var. Şeker suratlım markettekileri aladursun benimde tez zamanda bi yerlerden silah bulmam gerekiyor. Evdeki oklavayla nereye kadar? Bizim buralarda şerif Rick Grimes bulunmadığı için bi yerlerden polis şefide bulmak gerekiyor ki. Onun grubuyla takılalım. Çadır falan kuralım, sonra gelsin bizi yesinler. Yok yani uyuz olmaya başladım şu walking dead olayına. O kadar bölümü el kadar kız nerede diye aramakla geçsin, sonra kız yürüyen ölü olarak ambardan çıkıversin. Olmaz ki böyle. Sonrada sinirlerim bozulup böyle hayaller felan…Neyse son bölümde biraz toparladılar gibi. Gerizekalı carl veledi o yürüyen ölüye taş atıyo gülüyo felan. Ohooo bizim zamanımızda öyle miydi ya. Biz gider istop oynar bisiklet sürer çiçek toplardık. Ahh ahhh!

8

Şubat
2012

patlıcanlı tübyaz

Yazar: hiko  |  Kategori: sebzeler, yöresel mutfak  |  Yorum: Yok   |  3.755 Kişi Tarafından

Dünyalar tatlısı zehra teyzem bana süper bir hediye paketi göndermiş. Bir yemek kitabı ve dört ayağı üzerinde duruyormuş gibi görünen kirpi şeklinde mor bir rende. İkisine de ayrı ayrı bayıldım . Şeker suratlım zor ayılttı, o derece yani. Sahrap Soysal ablamın yazdığı “bölge bölge Türk yemekleri” adlı kitabı oldukça hoş tarif ve fotoğraflarla dolu. Her tarifi gördüğünüzde mutlaka yapmalıyım diyorsunuz. Ben dedim yani. Akşam akşam iki tarif birden yaptım. Biri pekmezli su muhallebisi diğeri ise marmara bölgesine özgü yöresel bir yemek yada ara sıcak olan patlıcanlı tübyaz. İkisi de oldukça lezzetli oldu. Ben her tarifi farklı bir başlıkta yazacağım. Yazı sayımın arttığını görünce çok sevindirik oluyorum da ondan. Ah bide yorumlarım artsa:

19

Aralık
2011

kuzu etli arapsaçı

Yazar: hiko  |  Kategori: ege otları, yöresel mutfak  |  Yorum: Yok   |  3.302 Kişi Tarafından

 

Girit Kandiye den tüm umutlarını yanlarına alarak göç eden ailem. İzmir de yeni bir hayata merhaba derken mutfak kültürlerini burada sürdürebilme imkanı bulmuşlar. İzmir’in toprağı onlara taptaze otlar ve lezzetli zeytinyağını sunmuş, denizse masmavi bağrından bereketi bol balıklar. Dedem Buca da ki yeni hayatına başlarken evinin etrafında hep üzüm bağları varmış. Dedem de babannemle bir olup  o bağların kenarında köşesinde yetişen lezzetli otları toplarlar, Sofralarını bu otlar la taçlandırırlarmış. Radika, turp otu, arapsaçı, şevket-i bostan, semizotu, ısırgan, ebegümeci… Gel zaman git zaman bağ evlerinin yerini küçük binalar yer almaya, zamanla da bu binaların yerine daha da büyükleri boy göstermeye başlamış. Binalar çoğaldıkça toprak ananın sundukları azalmış. Buca’nın bağları köylerinde kalır olmuş. Ama küsmemiş toprak ana, hep taze otlarını sunmaya devam etmiş Egenin bu güler yüzlü şirin insanlarına…

© Tüm Hakları Saklıdır - Yanık Tencere
Yazılar kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Taş oluverirsiniz sonra, demedi demeyin.