kırkı çıktığında görürsüncüleri hüsrana uğratacağım kusuruma bakmayın. Bizimki 3. aynı doldurduğunda günümüzü gösteriyor. Mahsusçuktan ağlamalar. Çığlık çığlığa bağrınmalar, uyumucam benler ve beni kucağına alsanalarla dolu bir aya giriş yaptık. Bal yanak artık kafasını dik tutabiliyor ve pek şen kahkahalar savuruyor. Çözmemiz gereken bir lisanımızda var şimdi. Agu magu. g eçen saçlarını yana tarayıp keçeden hitler bıyığı yapınca annem isyan etti. Çocuumu kimlere benzetiyon seeen. Sadist sosyopat manyak mı olsun bu şimdiiii. Günah değilmi sabi sübyanaaaa. Bi kılığa sokçaksan doktor yap avukat yap! diye isyana gelince az da olsa hak verdim ve bu konuda çalışmalara başladım. Zaten bir kaç yerden de ( hepi topu iki kişi ama böyle yazınca havalı oluyor) kızın için bir blog aç ileride bakar ve ona çok güzel bir anı olur teklifleri gelince tamam dedim. Şimdilerde bunun hazırlıklarına giriştim. Bebiğe bir blog açıyorum. eheyyyt savuluun bakeeemmm.
Kounun mercimek köftesiyle uzaktan yakından alakası yok. Emme velakin ben yaklaşık üçbin yıl önce yaptığım köftenin tarifini yazayım dedim. Benim tarifim portakal ağacından devşirme. Şöyle ki:
30
Mayıs
2011
Bizde adettendir lohusa annenin kırkı çıktığında , bebeğiyle ev gezmesine gider. Gidilen evdekiler bu şirin misafirleriyle annesine hediyeler verirler. Her hediyeninde kendince hoş bir anlamı vardır. Bebişin yanacıklarına un sürerler. Sürerler ki saçı , sakalı ağarana dek uzuun bir ömür geçirsin. Anneye yumurta verirler, verirler ki o yesin bebişine de süt olsun. Bazılarıda der ki yumurta gibi tok ve bereketli olsun. Kilerinden patatesi soğanı eksik olmasın diye bunlarıda veren oluyormuş. Dinde yeri olmayabilir, kesinlikle hurafe. Ama o kadar şirinki. İnsanlar umutlarını , arzularını, dualarını tahıllara yüklemişler, onları hediye ediyorlar bebekle anneye. Bende bugün bize gelen, doğum fransada gerçekleştiği için sekiz ay sonra görebildiğim minik Osmana böyle yaptım. umutlarımı sebzelere yükledim, dualarımı una, sonra sürüverdim Osmanın yanaklarına. Çayda ne mi vardı? mercimek köftesi vardı, incirli bicottiler vardı ve Zehra teyzemin yaptığı susamlı kurabiyeler vardı. Önce bu tarifi vereyim.